Kayısının Tarihçesi
Tarihi kaynaklara göre Türkistan, Orta Asya ve Batı Çin'i içerisine alan çok geniş bir bölgenin kayısının ana vatanı olduğu sanılmaktadır. Günümüzden 5000 yıl gibi çok uzun bir zaman önce kayısı bu bölgede bilinmekte ve tarımı yapılmaktaydı. Büyük İskender'in seferleri sırasında kayısı M.Ö. IV'yy'da Anadolu'ya getirilmiş yetişmesi için uygun iklim ve toprakları Anadolu'da bulunduğundan Anadolu kayısının ikinci vatanı olmuştur. M.Ö. I. Yy'da Roma ve Pers savaşları sırasında Ermeni tüccarlar tarafından önce İtalya'ya sonra da Yunanistan'a götürülmüştür. İtalya ve Yunanistan'dan diğer Avrupa ülkelerine geçişi uzun yıllar almış 13. Yy'da İspanya ve İngiltere, 17. Yy'da da Fransa ve Amerika'ya da götürülmüştür.
Kayısı, coğrafik olarak dünyanın hemen hemen her yerine dağılmış olsa da daha çok Akdeniz'e yakın olan ülkelerde Avrupa, Orta Asya, Amerika ve Afrika kıtalarına yayılmış ve burada yetişme alanları bulmuştur. Dünya yaş kayısı üretiminde Türkiye birinci sıradadır. Türkiye'yi İspanya, İtalya, birleşik devletler topluluğu, İran Fransa, Yunanistan ve ABD izlemektedir. Bu birinci grup ülkelerin yaş kayısı üretimleri 100 bin tonun üzerindedir. Birinci gruba Fas, Pakistan, Suriye, Çin, Güney Afrika, Macaristan, eski Yugoslavya, Romanya, Avustralya, takip etmektedir.< Dünya yaş kayısı üretiminin yaklaşık % 10-15'inin yapıldığı Türkiye'de 6 kayısı bölgesi bulunmaktadır. Bu bölgeler; Malatya, Elazığ, Erzincan bölgesi Kars, Iğdır bölgesi Akdeniz (Mersin, Mut, Antakya) bölgesi Marmara Bölgesi Ege Bölgesi İç Anadolu Bölgesi Bu bölgeler içerisinde Malatya, Elazığ, Erzincan bölgesi dışındaki bölgelerin üretimleri sofralık tüketime yöneliktir. Birinci bölgedeki kayısıların çoğunluğu kurutulmakta ve bu bölge dünya kuru kayısı üretiminin yaklaşık % 85-90'ını karşılamaktadır.
Malatya da En Çok Yetiştirilen Bazı Kayısı Çeşitleri ve Özellikleri
Malatya'da üretilen kayısı çeşitlerinin başında Hacıhaliloğlu çeşidi gelir. Malatya'da üretilen kayısının % 90'ına yakını bu çeşitten yapılmaktadır. Son yıllarda Kabaaşı, Soğancı çeşitlerinin de yaygınlaştığı görülmektedir.
Ayrıca Hasanbey, Çöloğlu, Çataloğlu, Şekerpare, Yeğen, Hacıkız, Paşamişmişi ve Turfanda diğer önemli Malatya kayısılarındandır. Bu çeşitlerden Hacıhaliloğlu, Kabaaşı, Soğancı ve Çataloğlu kurutmalığa elverişli, diğerleri ise sofralık çeşitlerdir. Kurutmalık çeşitleri diğerlerinden ayıran en önemli özellik, kuru madde oranlarının yüksek oluşudur. Bu çeşitlerde kurumadde oranı % 24-30 arasında değişmektedir. Diğerlerinde bu oran genellikle % 18-20'ye çıkmaktadır.
Kurutmalık çeşitlerden Hacıhaliloğlu, Soğancı, Çataloğlu ve Kabaaşı orta irilikte meyve oluşturmaktadır. Kayısı çekirdeği kabuk ve içten meydana gelmiştir. Meyve ağırlığının % 12'sini oluşturur. Çekirdek içi bileşim olarak Glikozit, Amigdalin, Nişasta, Yağ ve benzeri maddelerden meydana gelmiştir. Acı çekirdek ilaç ve kozmetik sanayiinde; tatlı çekirdek ise gıda sanayiinde kullanılmaktadır. Çekirdek içi (tohum) alındıktan sonra, geriye kalan kabuk yakacak olarak kullanılmaktadır.
Kayısı Bahçesi Tesisi
Kayısı, derin, iyi geçirgen, iyi havalanan, sıcak ve besin maddelerince zengin, kumlu, tınlı, humuslu toprakları seven bir meyvedir. Ağaçlar kuvvetli, büyük, yayvan taç teşkil eder. 8-10 metreye kadar boylanabilir. Kışı soğuk, yazı sıcak iklimlerin meyvesidir. Yaz aylarında nem oranının düşük olması meyvelerin kalitesi için önemlidir. Kayısılar taze, kurutulmuş veya meyve suyu olarak bütün yıl boyunca tüketilebilen meyvelerdendir. Kayısı yetiştiriciliği uzun vadeli ve pahalı bir yatırımdır. Bu sebeple bahçe kurarken çok iyi planlama yapılmalıdır. Yapılacak hata, toprak, para ve emek israfıdır. Bu nedenle, bahçeler kurulmadan önce Tarım Kuruluşlarıyla sıkı işbirliği yapılarak, çalışmalara başlanılmalıdır.
Bahçe Yerinin Seçimi
-İlkbaharın geç donlarından etkilendiği için ova ve çukur yerlerden ziyade yamaç ve sırtlar tercih edilmelidir.
-Güney, güneydoğu ve güneybatı yönlerine dikilmelidir.
-Irmak kenarlarından, soğuk havaların toplandığı veya sis çöken çukur yerlerden kaçınılmalıdır.
-Kayısı, ağır ve çok nemli killi topraklar hariç olmak üzere derin, geçirgen, iyi havalanan, sıcak ve besin maddelerince zengin, ince dokulu, tınlı veya tınlı-kireçli, humuslu topraklarda en iyi şekilde yetişir.
Dikime Hazırlık
Kayısı bahçesi tesis edilecek arazi ilkbaharda krizma edilerek veya derince birkaç kez alt üst etmek suretiyle işlenir, toprak sonbahara kadar dinlenmeye bırakılır. İmkanlar elverirse arazi tesviye edilmelidir. Yamaç araziler, arazinin meyil durumuna göre teraslama yapıldıktan sonra bahçe tesisi yapılmalıdır. Ağır topraklarda dönüme 2-3 ton kadar çiftlik gübresi serpilip sürümle toprağa karıştırılmalıdır.
Dikim Şekilleri
Bahçe tesis edilecek yerin şekli, arazinin meyili, ara ziraatı yapılıp yapılmayacağı gibi durumlar göz önüne alınarak dikim şekillerinden biri tatbik edilir. Ayrıca, toprağın verimlilik derecesi, sulama imkanları ve dikilecek kayısı çeşidine göre aralık verilir.
Kare Şeklinde Dikim
En çok kullanılan dikim şeklidir. Bu usulde dikilen ağaçların sıralar arası ve sıra üzeri mesafeler birbirine eşittir. Bu mesafeler 10x10 veya 12x12 metre olarak uygulanmalıdır. Uygulamada ilk sıra, tarla kenarından itibaren bir aralık boyunun yarısı kadar içeriden işaretlenir. Bir aralık boyu10 m. bırakılacaksa tarla kenarından 5 m. içeriden ilk işaretleme yeri tespit edilir.
Dikdörtgen Şeklinde Dikim
Bu şekilde dikim ara ziraatı yapılmak istenildiğinde tercih edilir. Dikdörtgen şeklinde tesis edilen bahçelerde sıralar arasındaki mesafeler, sıra üzeri mesafelerden daha fazladır. Bu mesafeler toprağın yapısına göre değişmekle beraber ortalama sıra arası 12 m. sıra üzeri 10 m. olarak tesis edilir.
Üçgen Şeklinde Dikim
Üçgen şeklindeki dikim, meyilli ve yamaç araziler için uygundur. Bu usulde bahçe tesis etmek için fidanlar eşkenar üçgenin köşelerine dikilir. Köşeler arasındaki mesafe 8 veya 10 m. olmalıdır.
Fidan Seçimi
-Tercih edilen çeşit ismine doğru olmalıdır.
-Sertifikalı fidanlar dikilmelidir. Bu, ağacın hastalıksız olması için gereklidir.
-Fidanlar bir yaşında olmalıdır.
-Gövde pişkin ve düzgün, gözler iyi teşekkül etmiş olmalıdır.
-Aşı yeri kapanmış, kökleri bol saçak köklü olmalı ve bu saçak kökler dağılmış bulunmalıdır.
-Gövde ve kökler yaralı, bereli olmamalıdır.
-Hastalık ve zararlılardan arındırılmış olmalıdır.
Dikim Zamanı
-Kış soğuklarının fazla olmadığı yerlerde sonbahar dikimi yapılmalıdır. Çünkü;
a)Toprak ve iklim dikime daha uygundur.
b)Kış yağışlarından istifade edip, tutma oranı yüksektir.
c)Erken gelişme sağlanır.
-Mevsim uygun değil, soğuklar fazla ise ilkbahar dikimi yapılmalıdır.
Fidanın Dikilmesi
-Fidan dikilecek çukurlar, sonbaharda yağışlardan önce açılmalı ve havalanması sağlanmalıdır.
-Çukurlar 60 cm. genişliğinde ve 60 cm. derinliğinde olmalıdır.
-Çukurlar açılmadan önce toprak işlenir. Toprak hazırlığı bittikten sonra dikim şekline göre işaretlenir ve işaret yerlerine çakılan kazıkların yerlerinde kalmasına dikkat edilir.
-Dikilecek fidanların çukurları açılırken üstten çıkan toprak bir tarafa, alttan çıkan başka bir tarafa yığılarak birbirine karışmaması sağlanır.
-Dikim yapılmadan önce fidanlara mutlaka dikim budaması yapılmalıdır.
-Dikim budaması, kök ve sürgün budaması şeklinde uygulanır.
-Kök budamasında köklerdeki yara yerleri beyaz ve sağlam dokular meydana çıkıncaya kadar kesilir. Çürük, kırık, bereli yerler ayıklanır. Bir biri üzerine binmiş kökler temizlenir.
-Sürgün budamasında gövde üzerindeki yan dalların tümü dipten kesilir. Fidanın durumuna göre de 80-120 cm. den çoban sopası gibi meyilli olarak kesilir.
-Dikim için ilk olarak fidanın dikileceği yerin 15 cm. kadar uzağına ve çukurun işlenmemiş olan toprak kısmına sonradan fidana destek olacak bir herek dikilir.
-Dikim esnasında dikim tahtası kullanılmalıdır.
-Herek dikildikten sonra çukurun dibine (çukurun üst yüzünden alınmış toprağa 1/3 oranında yanmış çiftlik gübresi karıştırılarak hazırlanan) harçla bir tümsek yapılır. Fidan bu tümsek üzerine yerleştirilir. Üzerine çukurun üst kısmına ait olan gübreli toprak konur. Toprak iyice kökler arasına sıkıştırılır. Çukurun dibinden çıkan diğer toprakla da çukur tamamıyla doldurulur ve bu esnada ayakla hafifçe bastırılır. Dikim tahtası kaldırılıp, fidanın etrafında bir sulama çanağı teşkil edilir. Dikimden hemen sonra bolca can suyu verilir. Çanağın üzerine taze gübre serilerek toprakla kapatılır ve bu suretle kuruması önlenmiş olur. Dikimde dikkat edilecek en önemli husus; Aşı yerinin toprak hizasından 2-3 parmak yukarıda bulunacak şekilde dikim yapılmasıdır. Meyvecilikte devamlı ve kaliteli mahsul alınabilmesi için bahçe bakımlarının tekniğine uygun olarak yapılması gerekir. Kayısı ağacı, yaz aylarında gelecek yılın tomurcuklarını teşekkül ettirmeye başlar. Normal bakım işlerinin yapılmaması, bir sonraki yılın ürününü olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle şartlar ne olursa olsun ağacın sağlığı, bahçenin ömrünün uzun, ürünün bol, kaliteli ve sürekli olması için tüm bakım işlemleri tekniğine uygun olarak tam ve zamanında yapılmalıdır.
Toprak İşleme
-Sonbaharda yaprak dökümünden sonra bahçe yüzeysel olarak kültüvatör veya küçük bahçe pulluğu ile sürülür. Sürüm imkanı yoksa bel ile işlenir. -İlkbaharda meyveler fındık büyüklüğüne geldiğinde ve yabancı otların çoğunluğunun çıktığı, yağışların bol olduğu dönemde (Mayıs) sıra araları yine aynı şekilde sürülür ve sulama çanakları ile karıklar hazırlanır. -Toprak işleme zamanı çok önemli olup, erken toprak işlenmesi yani tam çiçeklenme dönemi sürüm yapılması çiçek ve meyve dökülmesine neden olur. -Toprak işlenirken ağacın gövdesine ve köklerine zarar verilmemesi için sürüm yüzeysel yapılmalıdır. -İlkbaharda toprak işlemesi mutlaka, muhtemel don tarihlerinden sonra yapılmalıdır. Çünkü toprak işlemesi yapılmış bahçelerde don zararı, işlenmemiş bahçelerdeki zarara oranla daha fazla olmaktadır.
Budama
-Çoban sopası haline getirilerek (Tepesi 110-120 cm. yükseklikten vurulmuş olarak) dikilen fidanlar, Haziran-Temmuz aylarında 4-5 sürgün bırakılıp diğer sürgünler dipten kesilir.
-İlk dal toprak seviyesinden 50-60 cm. yükseklikte bırakılmalı, bırakılan dallar ayrı yönlerde,geniş açılı ve birbirinden 15-20 cm. mesafede bulunmalıdır.
-Hasat, mücadele ve bakım işlerinin kolay olması için ağaç mümkün olduğu kadar alçaktan taçlandırılmalıdır. Yüksek taçlı kayısı ağaçları güneş yanıklığına maruz kalmaktadır.
-Sis ve soğuk havanın toplandığı taban arazilerde, dere, çay kenarlarına tesis edilecek bahçeler yüksek (70-80 cm) taçlandırılmalıdır.
-İlk 2-3 yılda şekil budaması yapılarak şeklini almış ağaçlarda ilerleyen yıllarda budama pek fazla yapılmaz.
-Şiddetli budamalarda ağaç zamk çıkarır ve gelişemez. Bu yüzden sonbaharda ilaçlama öncesi yapraklar dökülmeden önce kuru dalların ve üst üste gelen gereksiz dalların ayıklanması en uygun budama şeklidir.
-Budamadan sonra yara yerleri mutlaka aşı macunu ile kapatılmalıdır. Budama yapılırken tırnak bırakmadan dipten kesmeye dikkat edilmelidir.
Sulama
-Toprak yapısına, yağış durumuna göre değişmekle beraber yaz içerisinde Malatya bölgesinde 3-5 defa sulama yapılmalıdır. Bu sulamaların zamanları;
• Birinci sulama çağala devresinde,
• İkinci sulama hasattan 15 gün önce,
• Üçüncü sulama hasattan hemen sonra,
• Dördüncü sulama Ağustos ayında,
• Beşinci sulama Eylül ayında yapılmalıdır.
-Ağacın sağlığı için suyun ağaç gövdesine değmemesine dikkat edilmelidir.
-Sulama sabahın erken saatlerinde veya akşam-gece yapılmalıdır.
-Suyun dengesiz verilmesi meyvelerde çatlamalara, dökülmelere ve kalite bozukluğuna yol açar. Ağır topraklarda suyun göllenip, zamklaşma ve kök çürüklüğü gibi hastalıklara yo açmaması için sulama suyunun kontrollü verilmesi gereklidir.
-Ağacın kök boğazı çevresine 50 cm kadar yarıçaplı küçük bir çanak, ağaç tacı izdüşümü genişliğinde ikinci bir çanak açılır ve su bu iki çanağın arasına verilir.
Gübreleme
-En uygun gübreleme toprak ve yaprak analizi sonucu elde edilen bilgilere göre yapılan gübrelemedir. Bu nedenle 2-3 yılda bir toprak tahlili yapılmalıdır. -2-3 yılda bir sonbaharda dekara 2-3 ton yanmış çiftlik gübresi (Hayvan Gübresi) verilmelidir. Çünkü hayvan gübresi toprağın havalanmasını, su tutmasını ve topraktaki küçük canlıların faaliyetlerini olumlu yönde etkiler ve toprağın verimliliğini artırır. Gübrenin yanmış olması özellikle gereklidir. Gübre verildikten sonra toprağa karıştırılmalıdır. -Ticari gübre kullanımı da yine analiz sonucuna göre eksik bitki besin maddelerinin karşılanması amacıyla yapılmalıdır. -Azotlu gübre kullanımında kullanılacak gübre miktarının yarısı Şubat-Mart aylarında diğer yarısı da Mayıs-Haziran aylarında verilmeli, kullanılan gübre tırmık veya çapa ile toprağa hafifçe karıştırılmalıdır. -Fosforlu gübreler erken ilkbahar veya sonbaharda verilmeli, ağaç taç izdüşümündeki daire çevresine 15-20 cm. derinlikte ve 15-20 cm. genişliğinde açılacak hendeğe verilmeli ve üzeri kapatılmalıdır.
Kayısı Hasadı, Kurutulması ve Pazarlaması
1. Hasat:
Kayısı ağaçlarında en uygun hasat elle toplama şeklinde olup, meyvelerin zarar görmemesi ve bir olgunlukta toplanmasını sağlar. Silkeleyerek hasatta, ağaç altına branda serilse bile meyvelerin zedelenmesini ve aynı olgunlukta toplanması sağlanamaz. Çırparak hasatta yukarıda anılan zarara ilaveten dalların ve meyve gözlerinin büyük ölçüde zarar görmesine yol açar. Son zamanlarda yurt dışından ithal edilerek Malatya'da geliştirilen örümcek ağı görünümünde olan brandaya silkelemek suretiyle meyvelerin zarar görmesinin önlenmesi yanında işgücü ve zaman tasarrufu da sağlanmıştır.
2. Kurutma: Kuruma süresini kısaltmak, tabii rengi korumak, böceklenmeyi önlemek ve muhafaza süresini artırmak gayesiyle yapılan kükürtleyerek kurutma, toplam üretimin % 80'inden daha fazlasını oluşturmaktadır. Doğrudan toprağa, betona ve bez sergilere serilerek tabii olarak kurutulan ürünler, toplam üretimin yaklaşık % 10'unu oluşturmaktadır.
3. Pazarlama: Malatya nüfusunun % 60'ının geçim kaynağını oluşturan kayısının % 95'i ihraç edilmekte olup, bu ülkelerin başında ABD ile Avrupa başta gelmektedir. Dünyada üretilen kuru kayısının % 65-80'ini Malatya kayısısı teşkil eder.
Kayısının Besin Değeri ve İnsan Sağlığına Yararları
Kayısı ihtiva organik ve anorganik maddeler vasıtasıyla insan sağlığına olumlu etkilere sahip bir meyvedir. Kayısı yüksek miktarda şeker, nişasta, protein, pektin, pektoz selüloz, organik maddeler, vitamin A.B.B2, C,E,P, PP, Folik asit, az miktarda K20, C03, P205, CO, daha az miktarda Na20, Ca0, mg0, Fe03, C1 ve eseri miktarda Zn, A1 ve eseri miktarda Zn, A1 ve Cu içermektedir. Kayısı minerallerden potasyum ve vitaminlerden B karoten yönünden çok zengindir. Vitamin A vücudu ve organları saran epitel doku ve gözün sağlığı, kemiklerin ve dişlerin gelişimi ile sağlığı, kemiklerin ve dişlerin gelişimi ile sağlığı, endokrin bezlerinin çalışması için elzemdir. 200-250 gram kayısı diyeti yeteri kadar yağ içeriyorsa günlük vitamin A tüketiminin 1/3'ünü karşılayabilir. Ayrıca kayısının sodyumca fakir, potasyumca zengin oluşu bazı özel diyetlerin düzenlenmesinde yardımcı olabilir. Sodyum ve potasyum vücut sıvılarının kozmatik basıncı ve asit baz dengesi için gereklidir. Vücutta sodyum birikimi ödemlere yol açar. Potasyum yetersizliğinde glikojen yetersizliği görülür. Kayısı Sodyumun kısıtlanmış diyetlerde mesela konjestif kalp yetmezliğinde, böbrek hastalıklarında, asit toplanması gereken hepatit sirozda ve uzun süre kartikosteroit tedavi gören kişilerde kolaylıkla kullanılabilir.
Kayısıdan Elde Edilen Ürünler
• Minimal işlenmiş kayısı • Dondurulmuş kayısı • Kayısı konservesi, pulpu ve nektarı • Kayısı meşrubatları, kayısı pulp konsantresi • Kayısı jöle, reçel, marmelatı ve kreması • Yeşil kayısı turşusu ve kayısı pestili • Toz ve kuru kayısı (çir, gün kurusu ve patik) • Kıyılmış ve doğranmış kuru kayısı ürünleri • Ekstruzyon kayısı mamulatı ve kayısı şekerlemeleri • Kayısı ekstraktı ve esansı • Kayısı pasta, kek, dondurma ve gofret türü mamulatı
Kayısıcılığın Problemleri ve Islah Çalışmaları
Malatya kayısıcılığındaki sorunlar; Kültürel uygulamalar, teknolojik imkanlar, muhafaza, pazarlama, nakliye ve ihracat alanında görülmektedir. Yetiştiricilikte en önemli problem ilkbahar geç donlarıdır. Konunun en kesin çözümü yapılacak ıslah çalışmalarıyla dona dayanıklı çeşitlerin elde edilmesi olacaktır. Ayrıca kaliteli ve bol meyve elde etmek için sulama, gübreleme vb. kültürel uygulamalara azami dikkat edilmesi gerekir. Teknolojik problemler ise hasar sırasında meydana gelen zedelenmeler, kükürtleme işleminin kontrolsüz şartlarda yapılması sebebiyle standardizasyonun sağlanmaması sayılabilir. Bunun için kükürtleme ve kurutma tekniklerinin geliştirilmesi gerekir. Kayısıların muhafazası, tasnifi, işlenmesi, ambalajlanması, taşınması ve ihracatında da çok düzensizlikler bulunmaktadır. Standardizasyona gerekli önemin verilmesinin yanı sıra reklam geliştirme faaliyetleri ile kuru kayısı ihracatındaki dar boğazlar aşılabilecektir.
Kayısının Pazarlama Sorunları Konusunda Yapılan Çalışmalar
2002 yılında yapılan çalışmalarla kayısının yaş olarak pazarlanması, pazarlamadaki sorunlara büyük ölçüde çözüm olmuş, İhracatçı Firmalarla olan diyaloglarla 2003 yılında daha fazla miktarda yaş kayısının pazarlanmasıyla bu sorunun büyük ölçüde giderilmesi cihetine gidilmektedir. Kuru kayısı ihracatında yaşanan en büyük problem ise kayısıdaki kükürt oranının yüksekliği olup, bu konuda 2003 yılından bu yana yapılan çalışmalar şunlardır; • Doğru Kükürtleme konusunda yayım çalışmaları, • Broşür - Afiş - Liflet hazırlanması ve üretim sezonundan önce çiftçilere dağıtımının sağlanması, • Eğitici TV programlarının düzenlenmesi, • Kükürtleme konusunda Panel düzenlenmesi, • Pilot bölgeler belirlenerek, ihracatçıların da katılacağı üretici toplantıları düzenlenmesi, • AB normlarına uygun, düşük kükürtlü kuru kayısıların alıcılar tarafından tercih edileceğinin ve daha yüksek fiyatla alınacağının ihracatçı firmalarla beraber hazırlanacak deklarasyonlarla ilan edilmesi.